Skip links

Bilim Dünyasında Kadınlar

Bilim, doğayı ve evreni anlama çabasıdır.

İnsanlık tarihinin en önemli itici güçlerinden biri olan bilim, gözlem, deney ve akıl yürütme yoluyla bilgi üretmeyi hedefler. Ancak bilim tarihine baktığımızda, kadınların bu alanda yer alması uzun süre engellenmiş, eğitim ve araştırma fırsatlarına erişimleri kısıtlanmıştır. Kadınların bilime olan katkıları çoğu zaman görmezden gelinmiş veya erkek meslektaşlarının gölgesinde kalmıştır.

Kadınların bilimde daha fazla yer almasını sağlayan en önemli faktörlerden biri bilgiye erişim özgürlüğüdür. Tarih boyunca kadınlar, eğitime erişimlerinin kısıtlanması nedeniyle bilimsel çalışmalara katkı sunmakta zorlanmıştır. Ancak günümüzde internet, açık erişimli akademik dergiler ve ücretsiz eğitim platformları sayesinde bilgiye ulaşmak daha kolay hale gelmiştir.

Marie Curie, iki farklı dalda Nobel Ödülü kazanarak tarihe geçmiş olsa da, döneminde bilim camiası tarafından büyük engellerle karşılaşmıştır. Kadın olduğu için eğitim alma ve laboratuvarlara erişme konusunda pek çok zorluk yaşamış, ancak azmi sayesinde büyük keşifler yapmayı başarmıştır. Bilim dünyasında biz kadınlara erkek egemen dünyada nasıl kendimizi geliştirebiliriz, çalışmalarımız için nasıl destek alabilirizin en büyük örneğidir.

Benzer şekilde, Rosalind Franklin’in DNA’nın çift sarmal yapısının keşfindeki kritik katkısı, uzun süre takdir edilmemiştir. Kadın bilim insanları, yalnızca çalışma alanlarında değil, toplumun genelinde de cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele etmek zorunda kalmışlardır.

Malala Yousafzai, kız çocuklarının eğitim hakkı için mücadele eden önemli isimlerden biridir. Pakistan’da, eğitim hakkı için verdiği mücadele nedeniyle Taliban tarafından hedef alınmasına rağmen, yılmadan çalışmalarına devam etmiş ve 17 yaşında Nobel Barış Ödülü kazanarak bu alandaki en genç ödül sahibi olmuştur. Eğitime erişimin kadınları nasıl güçlendirdiğini gösteren en güçlü örneklerden biridir.

Bir diğer örnek ise, Hedy Lamarr’dır. Kendisi bir aktris olarak tanınsa da, gizli haberleşme teknolojileri üzerine yaptığı çalışmalar modern Wi-Fi ve Bluetooth teknolojilerinin temelini atmıştır. Ancak bir kadın olarak bilim insanı kimliği uzun süre göz ardı edilmiştir. Eğer bilgiye erişim ve akademik destek konusunda cinsiyet ayrımı olmasaydı, belki de Hedy Lamarr’ın bilimsel katkıları çok daha erken tanınabilir ve geliştirdiği teknoloji daha hızlı yayılabilirdi.

Türkiye’de de kadınların bilimle olan ilişkisi tarihsel olarak çeşitli engellerle karşılaşmıştır. Ancak Cumhuriyet dönemiyle birlikte kadınların eğitime ve bilimsel çalışmalara katılımı teşvik edilmiştir. Canan Dağdeviren, geliştirdiği giyilebilir tıbbi cihazlarla dünya çapında ses getiren çalışmalar yapmış, Bilge Demirköz ise CERN’deki çalışmalarıyla parçacık fiziği alanında öncü bilim insanlarından biri olmuştur.

Bu noktada, kadınların bilimde hak ettikleri yeri alabilmeleri için farkındalık yaratmak ve somut adımlar atmak büyük önem taşımaktadır. 11 Şubat — Uluslararası Bilimde Kadın ve Kız Çocukları Günü, bilimde toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekmek ve kız çocuklarının STEM (bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) alanlarına teşvik edilmesini sağlamak için büyük bir fırsattır. Ancak bu günü sadece bir farkındalık günü olarak görmek yeterli değildir; kadınların bilimde eşit haklara sahip olması için eğitim politikalarının geliştirilmesi, burs ve fonların artırılması ve kadın araştırmacılara yönelik destek mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekmektedir.

Kadınların bilimde daha fazla yer almasını sağlamak için eğitimde fırsat eşitliği yaratılmalı, kız çocukları küçük yaşlardan itibaren STEM alanlarına teşvik edilmelidir.

Bilimsel yayınlara açık erişimin desteklenmesi, kadın akademisyenlerin fonlara ulaşımının kolaylaştırılması ve kadın bilim insanlarının başarılarının daha görünür hale getirilmesi, bu mücadelede atılması gereken önemli adımlardır. Teknoloji ve mühendislik gibi erkek egemen sektörlerde kadın istihdamını artırmaya yönelik projeler teşvik edilerek, toplumsal önyargılarla mücadele edilmelidir.

11 Şubat’ı yalnızca sembolik bir gün olarak görmek yerine, kadınların bilimdeki varlığını güçlendirmek için bir çağrı olarak ele almak gerekir. Bilimde daha fazla kadının yer alması, sadece kadınların değil, tüm insanlığın ilerlemesi anlamına gelir. Bu çağrıya sen de ses ver ve çevrendeki kadınları harekete geçir!

Özlem YILMAZ

Leave a comment