Skip links

KENDİNİ BULMAK: KENDİ HİKAYENİN YAZARI OLMAK

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, güzel ülkemizin kıyı şeridinde, küçük bir beldede bir kız çocuğu dünyaya gelmiş. Ailenin ilk evladı olarak hayata gözlerini açan bu küçük kızın üstüne daha doğmadan birçok beklenti yüklenmiş. Dünyayı değiştirecekmiş, atomu parçalayacak, toplumsal krizlere çözüm bulacakmış. Ailesi, arkadaşları, öğretmenleri… Herkes kızın hayatı üzerinde söz sahibiymiş, kız hariç. Ona ne istediğini sormak kimsenin aklına gelmemiş.

Küçüklüğünden beri voleybolu çok seviyormuş kızımız. Ortaokula başladığında, okulunun voleybol kulübüne katılmanın hayalini kurmuş ancak öğretmenleri matematiğinin iyi olduğunu düşündükleri için onu aritmetik kulübüne almışlar. İtiraz etmiş ama nafile hayatı onun elinde değilmiş.

Sınavlarından 98 aldığında “Neden 100 almadın?” demişler. Yaşı gibi davrandığında ise “Neden bu kadar çocukça davranıyorsun? Senden bunu beklemezdik.” diye yakınmışlar ancak mutlak bir başarı aldığında kuru bir “Aferin.” alırmış. İnsanların ona hangi konularda yeterli olduğunu söylemesine o kadar alışmış ki yeni şeyler denemeye, denese bile başkalarıyla paylaşmaya korkar olmuş. Resimleri, defterlerinin ardına saklanmış; şarkıları, rüzgarın fısıltısında kaybolmuş. Zaman su gibi akarken mevsimler birbirinin ardından geçip gitmiş ve kız fark etmeden sadece insanların onu takdir ettiği şeylerden ibaret olmuş.

Üniversiteye başlayıncaya kadar hayatı başkalarının hayali içince savrularak geçmiş genç kızımızın. Üniversiteye gitmek onun için büyük bir adımmış. Tek başına çıkacağı bu yolculukta hiç bilmediği devasa bir şehir gözüne canavar gibi görünüyormuş. Yine de bu canavarla yüzleşmesi gerektiğinin farkındaymış. Önce yurduna taşınmış sonra okula başlamış derken zaman akıp geçmiş. Bu süreçte yeni insanları tanımış, onları tanıdıkça aslında kendini de tanımaya başladığı bir serüvenin içine girmiş.

İlk başta ne istediğini öğrenmiş: Adil bir dünya. Hiç kimsenin doğduğu yer, cinsiyet veya maddi durumundan dolayı haksızlığa uğramasını istemiyormuş. Mağdurlar için savaşmak, her ne pahasına olursa olsun onların mutluluğu için çabalamak istiyormuş fakat önce kendisi için çabalamadıkça başkalarına yardım edemeyeceğini fark etmiş.

Geçmişte yaptıklarını düşünmüş. “Keşke,” demiş, “keşke resimlerimi duvara assaydım, şarkılarımı mikrofona haykırsaydım.” Bir an durmuş ve kendini silkelemiş. Keşkelerle dolu dünyasında geçmişe takılıp kalmamalıydı. Geçmiş ancak ondan ders çıkarabilmek için vardı.

Böylece başlamış kendi için çabalamaya. Önce okulunun voleybol takımına girmiş. Takımının en iyisi değilmiş hatta listenin sonlarında bile olabilirmiş. Bu onun da kendine dürüstçe itiraf edebildiği bir gerçekmiş. Eski alışkanlık ya bu, kendini takım arkadaşlarıyla kıyaslamış, kendinden şüphe etmiş, biraz da özgüvenini kaybetmiş, “Ama sorun değil.” demiş sonrasında kendine, “Takımın en kötüsü olabilirim ama o takıma girmeyi başardım.”.

Sonrasında kendine yeni bir hobi edinmiş: fotoğrafçılık. Bunu daha da ileriye götürerek çektiği resimleri paylaştığı bir sosyal medya hesabı bile açmış. Kimseye itiraf edememiş ancak her yeni bir fotoğraf paylaştığında insanların onun kötü fotoğraflar çektiğini düşünmesinden korkuyormuş. “Paylaş”düğmesine elinin her gidişinde vazgeçmek, kaçıp saklanmak ve bir daha gün yüzüne çıkmamak istiyormuş. Bu duygularından ilham alarak her seferinde o düğmeye daha sert basmış.

O hayata daha umutlu ve azimli yaklaştıkça hayat da kızın karşısına daha fazla fırsat çıkarmış. O fırsatlardan biri bu masalı yazabilme imkanı vermiş. Yazıyormuş çünkü başkalarına ilham vermek istiyormuş. Başkalarının da kendilerine olan inançlarının güçlenmesini, kendi hayatları için mücadele etmelerini istiyormuş. Başarısız olmaktan korkmadan, başkalarının dediklerini umursamadan, kendi hayatlarında söz sahibi olsunlar istiyormuş.

Bu satırları yazarken kaç defa silip baştan yazdığını kaç defa yazılı yeteneklerinden şüphe ettiğinin haddi hesabı yokmuş. Ama yine de ne olursa olsun denediği ve vazgeçmediği için kendi ile gurur duyuyormuş.

Sizin de her ne olursa olsun kendinizle gurur duymanız ve harekete geçmeniz dileğiyle…

İkra GÜNSOY

 

Leave a comment