
Şiirleriyle Derin Etki Yaratan Kadın : Didem Madak
“Kadın duyarlılığını, hüzün ve özlemle harmanlayan Didem Madak, şiirleriyle hepimize ilham olmaya devam ediyor.”
Edebiyat dünyasında toplum için gönül vermiş kadınların sesini, kalemini, ve eşsiz eserlerini daha yakından incelemek istediğimiz blog serimizin dördüncü bölümüyle beraberiz!
Bugün kendisi, hayatı ve şiirleri üzerine konuşmak istediğimiz, yazdıkları ile hepimizi derinden etkileyip yüreğimizi ısıtan “çiçek ve anne kokulu şiirlerin şairi” unvanlı Didem Madak’ı gelin yakından tanıyalım!
Didem Madak Kimdir ve Şiirle İlk kez Nasıl Tanıştı?
Didem Madak, 1970 yılının 8 Nisan tarihinde Egenin incisi olarak bilinen İzmir’de dünyaya geldi. Ebeveynlerinin mesleği sebebiyle farklı şehirlerde büyüyerek çocukluğunu geçirdi. 1983 senesinde beyin kanseri yüzünden annesini kaybetti. Şiirlerini yazarken annesinin kaybı sonrası hissettiği duyguları kelimelere dökmeyi amaçladı.
Annesi, Didem Madak’ın edebiyatla tanışmasında rol oynayan kişidir. Annesinde birçok şairin şiirlerinin olduğu bir defter vardı ve Didem Madak da şiirleri çok seven bir annenin kızı olarak ilk kez şiirlerle tanıştı. Didem Madak bu konuyla ilgili olarak şu cümleleri kullanmıştır :
“Beni edebiyatla tanıştıran annemdir. Birçok güzel çocuk romanı okudum. Bu yüzden mutluluk dendiğinde hep o günleri ve o çocuk romanlarını hatırlarım. Annemin ölümünden sonra terk edilmiş ve yalnız günler başladı. Kütüphaneden eve taşıdığım kitapları okuyarak geçen uzun yaz günleri…
O dönem hep o pembe boyalı kütüphanede memure olmayı düşlerdim. O günleri hatırlayınca hep Edip Cansever’in şu dizesi gelir aklıma: ‘Bir azarlanmayla ölümünü düşünen çocuklar gibi.’
Hayatın elini beline koymuş sinirli bir üvey anne gibi bizi azarladığını ve kardeşimle el ele tutuşup hayallerden balkonumuza sığındığımızı hatırlıyorum. Sonra evden kaçışım, dört sene süren mutsuz bir evlilik. Zaten mutsuz bir evlilikten herkes bir şair olarak çıkabilir, işten bile değil.”
2000 yılında Dokuz Eylül Üniversitesinin Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Stajyer avukatlık yapmaya başlarken şiir ve tasavvufla yolları yeniden kesişti.
Kitapları
2002 yılında İstanbul’a taşınması ile beraber ilk şiir kitabı Grapon Kağıtları İnkılap Yayınevi tarafından basıldı. İlk kitabı olan Grapon Kağıtları ile İnkılap Kitabevi Şiir Ödülü‘nü kazandı. Bu kitabındaki şiirleri çocuklara duyulan özlem ve annesinin vefatına karşı hissettiği duygular, şeffaf ve samimi bir dille yazılmış. Üstelik kendisi şiirlerinde feminizm vurgusunu dizelerinde oldukça iyi hissettiriyor.
Didem Madak, ikinci kez şiirlerini birleştirdiği Ah’lar Ağacı kitabını 2002 yılında yayımladı. Şiirlerinden;
“Kalbimi kalın bir kitabın arasında kuruttum,
Onu orada beş parmaklı bir çınar yaprağı gibi unuttum.”
bu dizeleri aslında Didem Madak’ın o zamanki hislerini, varlığını bize aktarıyor.
Şiirlerinin çoğunda kendisine atfedilen anne kokulu şair unvanının sebebini ve onda yarattığı duygularını bizlere anlatımında görebiliyoruz.
Pulbiber Mahallesi şiir kitabında yazdığı;
“Dünyaya bir kadının eli değse
Şöyle ağır bir halı gibi çırpılsa
Tozlarından arınsa…”
dizeleri aslında bir kadın tarafından yapılması gereken birçok şeye işaret ediyor.
Örneğin herhangi bir durumda, bir fikirde, bir ortamda kadınların duygusal zekasının ve yeteneklerinin ön plana çıkarılması her anlamda pozitif bir etkiye sebep olur çünkü kadınların var olduğu yeri geliştirmesi ve güzelleştirmesi kabul edilmesi gereken bir gerçek. Tıpkı dünyanın yarısını kadınların oluşturduğu ve diğer yarısını da kadınların yetiştirdiği gerçeği gibi.
Didem Madak da Türk edebiyatındaki kadın şairlerimizden gerçekçi ve feminist kimliği ile birlikte şiirlerinin naifliğini hepimize hissettiren biri. Kendisi bugün yanımızda olmasa bile dizeleriyle ve fikirleriyle hepimize ışık olmaya devam ediyor.
Nazlıcan GÜVENOĞLU & Meryem DAĞ