
Zamanla Maruz Kaldığımız Şeylere Mi Dönüşüyoruz?
Dijital dünyada neyi, nasıl ve ne kadar tüketeceğimizi bilinçli bir şekilde seçmek, sağlıklı bir zihin yapısına sahip olmanın anahtarı.
Düşüncelerimizi şekillendiren, kararlarımızı etkileyen ve dünyaya bakış açımızı belirleyen şeylere her gün bilinçsizce maruz kalıyoruz. Peki, gerçekten neye dönüşüyoruz?
2024 yılının kelimesi olarak seçilen “brain rot” (beyin çürümesi), bu sorunun ne kadar ciddi olduğunu gözler önüne seriyor. Oxford University Press tarafından seçilen bu terim, internetteki düşük kaliteli içeriklerin, yoğun tüketimle entelektüel bozulmaya yol açtığını ifade ediyor.
Sosyal medya kullanım süresinin artması, içeriklerin niteliğinin düşmesi ve bilgi karmaşasına yol açabilecek paylaşımlar, beyin çürümesinin kaçınılmaz bir hale gelmesine sebep oldu. Bu durum, bazı sosyal medya platformlarında maruz kaldığımız gereksiz veya değersiz olarak nitelendirebileceğimiz bazı içeriklerin uzun süre tüketilmesiyle daha da belirginleşti.
Dijital dünyada hayatta kalmanın en önemli şartlarından biri, bilinçli bir bilgi tüketicisi olmak. Ne izlediğimizi, ne okuduğumuzu ve hangi içeriklere maruz kaldığımızı seçmek, sağlıklı bir zihne sahip olmanın temel taşı. Zihinsel uyarım eksikliğinin, tıpkı fiziksel hareketsizlik gibi beynimizi köreltebileceğini unutmamalıyız.
Yapay zekanın bu denli geliştiği, hızla ilerlediği bir çağda insan beyninin çürümesi, gelişmelere ayak uydurmakta zorlanması düşündürücü. İnsan eliyle üretilen bir şeyin insan beyninden daha kullanışlı hale gelmesi ilerleyen süreçlerde farklı problemlere sebep olabilir mi? Teknolojinin, insanlık adına getirdiği bu büyük dönüşümün sonuçlarını sorgulamak, belki de günümüzün en önemli sorunlarından biri.
Sürekli olarak düşük kaliteli, yüzeysel ve gereksiz içerikler tüketmek, beynin işlevselliğini olumsuz etkiler. Zihinsel uyarım eksikliği, düşünsel gerilemeye yol açabilir. Örneğin, kısa, hızlı ve dikkat çekici içerikler, derin düşünme yeteneğini zayıflatabilir ve konsantrasyon bozukluklarına neden olabilir. Bu durum, beynin daha karmaşık düşünme süreçlerine ayak uyduramaması ile sonuçlanabilir.
Dijital dünyada, hızla akışa giren içerikler, insanların uzun süreli düşünme ve odaklanma yeteneklerini zayıflatabilir. Sürekli dikkat dağınıklığına yol açan içerikler (örneğin, sosyal medya paylaşımları, hızlı videolar vs.), beynin derinlemesine düşünme becerilerini köreltir. Bu durum, kişilerin daha karmaşık ve uzun vadeli sorunlarla başa çıkmakta zorlanmalarına neden olabilir.
Beyin Çürümesi ifadesi ile dijital dünyada giderek artan bilgi kirliliği ve kalitesiz içerikler yeniden gündeme geliyor. Ancak bu durumun etkisi sadece zihinsel düzey ile sınırlı kalmıyor. Psikolojik, sosyal ve toplumsal düzeyde de ciddi sonuçlara yol açıyor çünkü gördüğümüz, izlediğimiz her şey, farkında olmasak da bilinçaltımızda yer ediyor ve bizi şekillendiriyor.
Özellikle sosyal medya platformlarında sürekli karşılaştığımız reklamlar ve manipülatif içerikler; kim olduğumuzu, neye değer verdiğimizi ve nasıl düşündüğümüzü sorgulamamıza neden olabiliyor. Bu içerikler, bazen farkında olmadan kişiliğimizi şekillendirir, hatta davranışlarımızı ve verdiğimiz kararları etkiler.
Birçok platformda, bu bilgi kirliliği sadece bireysel olarak değil, toplumsal yozlaşmaya da sebep olabiliyor. Örneğin, şiddet içeren içerikler, önyargıları körükleyen paylaşımlar veya gerçek dışı bilgilerin yayılması, toplumda kutuplaşmayı artırabilir ve toplumsal yapıyı olumsuz yönde etkileyerek toplumsal çürümeye, toplumsal yozlaşmaya da sebep olabilir.
Beyin çürümesinin etkilerinden korunmak için, bilinçli bir bilgi tüketimi alışkanlığı geliştirmek önemlidir. Sadece eğlenceli ya da anlık haz veren içeriklere yönelmek yerine, bilgi sağlayan, düşündüren ve geliştiren içeriklere yer vermek, hem bireysel gelişimi hem de toplumsal sağlığı olumlu yönde etkileyebilir.
Dijital dünyada neyi, nasıl ve ne kadar tüketeceğimizi bilinçli bir şekilde seçmek, sağlıklı bir zihin yapısına sahip olmanın anahtarı. Günümüzde beynimizi korumak, beyin gelişimine katkı sağlamak ve teknolojiyle dengeli bir ilişki kurmak, yaşam kalitemizi artıracak en önemli adımlardan biri haline geliyor. Beynimizi korumak ve geliştirmek, sadece bireysel bir kazanç değil; aynı zamanda toplumsal dönüşüm için de bir başlangıçtır.
Unutmayın, bir ekranın ardında akan görüntüler değil, onları nasıl algıladığınız ve ne kadarını zihninize almanıza izin verdiğiniz önemlidir. Şimdi, dijital dünyada bilinçli bir adım atma zamanı! Çünkü zihin, onu nasıl beslerseniz öyle şekillenir.
Meryem DAĞ